Hande Polat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hande Polat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2016 Salı

Soğuk Algınlığı ve Ateş'e Doğal Çözümler...

  • İnstagram paylaşımları başladığından beri blog paylaşımları çok çok azaldı, ama blog yazmanın da tadı bir ayrı bi ayrı yahu... Bi kere burda etiketler sayesinde aradığın herşeyi daha derli toplu buluyorsun, evet IG'de de var diyeceksiniz hemen ama burdaki gibi değil işte...Amaan işte kısacası her ikisinin de kendine göre güzellikleri var...Yeni paylaşımlari yeni dostluklar...

Instagram'dan yazan soran çok oluyor bu topluca bir cevap olsun😊Çocuklar hastalandı mı bizim de feleğimiz şaşıyor doğal olarak, bütün denge her şey altüst oluyor.İşte bu yüzden önden sağlam tutarsak bazı şeyleri daha hafif atlatabiliriz🙄Tabii bu biraz da çocuklarınıza bağlı, mesela benim büyüğe kavga dövüş yediriyoruz içiriyoruz her şeyi, hatta çoğu zaman da başarılı olamıyoruz…Ama çok şükür Arda anne karnından beri alışkın olduğu için daha kolay yiyor, içiyor verdiğim kocakarı ilaçlarını😊Şunu da yinelemeden geçemeyeceğim, BEN UZMAN DEĞİLİM, SADECE ÇOK ARAŞTIRAN, ALTERNATİF TIP AŞIĞI, İLAÇ KULLANIMINA MÜMKÜN OLDUĞUNCA YANAŞMAYAN, ÖNCE DOĞAL YOLLARI DENEYEN SIRADAN BİR ANNE KİŞİSİYİM..O YÜZDEN DOKTORUNUZA DANIŞIN…AYRICA HER İNSANIN YAPISI, SİSTEMİ,HASTALIK EVRELERİ, İYİLEŞME SÜRECİ DE FARKLI SEYREDER😉…Bu bilgilere İnstagram'da #ardaninharnupozu #zuzucesaglik#zuzucedogaltedavi etiketlerinden ulaşabilirsiniz…Site’yi güncellediğimde duyururum🤗Ben düzenli olarak Arda’ya Harnup Özü kullanıyorum. Geçen yıl 1 tatlı kaşığı idi bu yıl 1-2 yemek kaşığına çıkarttık.Sabahları kalkar kalkmaz aç karnına yediriyoruz.Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve özellikle de öksürüğe çok faydalı •Kışın Omega3 ve betaglukan içeren bağışıklık sistemini güçlendiren şurup veriyorum.Bknz Foto
  • • Ayrıca düzenli olarak küçük bir çay bardağı pancar&havuç&elma + az zeytinyağı karışımını tüketiyoruz• Bir de D vitamini tüketiyoruz aralıklarla (Carlsons’un D vitaminini kullanıyorum)• Kışın ayrıca propolis mutlaka tüketiyoruz. Geçen yıl ½ tüp kullanıyorduk, bu yıl 1 tüp’e çıktık.(bknz foto)
    Hastalık emareleri baş gösterdiğinde ise ateş, öksürük vs;• Soğan & bal antibiyotiğine başlıyoruz. Günde 3 tatlı kaşığı veriyoruz#zuzucesoganbal
    • StopEver ateş bandı yaz kış evde bulunur ateşi kontrol altında tutmak için ateşlendiğinde alnına yapıştırıyorum. (E-bebek, Rossman, Gratislerde var)
    • Ateş halinde; bildiğiniz limonu sıkın ve çocuğun çoraplarını limona batırıp ayaklarına giydirin. Kuruyana kadar dursun, ben hafif nemliyken çıkarttım.
    • Ateş halinde; soğanı dilimleyip ayağının altına koyun,
    üstüne çorabı giydirin. Siz hangisini tercih ediyorsanız onu yapın. Ve de tabii ateşli çocuğu hafif ve bol giydirin. Ayrıca ateş kontrol altında tutabildiğiniz sürece korkulacak bir şey değildir, bilakis vücudun bakteri ve zararlı organizmaları yok etme yoludur…Ama tabii siz yine de doktorunuza danışın…

  • • Öksürük fenadır bilirim; onu da ayak altına sürülen Okaliptüs Yağı, Adaçayı Yağı, Çin yağı, Vicks ile dindirebilirsiniz…Ben Arda doğduğundan beri öksürük halinde günlük kullanıyorum… Aktar’dan aldığınız günlük bitkisinden 1 yemek kaşığı kadarını kullanmadığınız bir tavaya koyup (dilerseniz az su ile) kavurun. Siyaha yakın bir duman çıkacak bunu genişçe ve kalın bir pamuğa çektirin ve ılık haldeyken çocuğun göğsüne ve sırtına koyup giydirin çocuğu. Ben sabah akşam yapıyordum ve misss…
    • Ayrıca yine öksürük te gül hatmi kullandık bir ara, ama Arda tadını sevmedi. Yalnız bu da büyüklerde de müthiş faydalıdır…Bir su bardağı sıcak süt’e (4-5gr.)bir miktar gül hatmi koyup birkaç damla demlenir. Yudum yudum içilir. Tavsiye ederim…Ben biliyorsunuz hassasım gıda vsde, o yüzden aldığım yer bellidir; @bitki_dunyasi@hande_polat . Acıbadem şube tel 0216 5453941 Hande ve Zafer yardimci olacaklardir size...Kalın sağlıcakla😊

Keçiboynuzu nam_ı diğer Harnupözü

Bebeler çoğaldıkça paylaşımlar da çoğunlukla bu konularla ilgili oluyor malum...Beni tanıyanlar bilir ilaç kullanım taraftarı değilim ne çocuklara ne kendimize, öncelikle doğal yollarla tedaviyi seçerim...Bugüne kadar da hiç üzülmedim bu hususta, çok şükür...Şimdi de bizim vazgeçilmezimiz olan bir gıdayı paylaşmak istiyorum; Keçiboynuzu (Harnup) Özü...Arda'cık doğduğunda Hande'm sayesinde tanıştım, tabii deli gibi araştırdım ve yaz kış evden eksik olmaz...

Harnup (Keçiboynuzu)Özü bize bahşedilen mucizelerden sadece biri. En muhteşem özelliklerinden biri ise; DİREK ATEŞLE TEMAS ETMEDİĞİ İÇİN KANSEROJEN BİR MADDE OLAN KARAMEL OLUŞMAMAKTADIR.Faydaları zaten anlatmakla bitmez ve anında etkisi görülebilen mucizevi bir besindir. Keçi boynuzu Gallik Asit içermekte ve GA’nın da insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri tartışılmaz; ağrı kesici, alerjiye, astıma karşı,bakteri yok edici,bronşite, antikanserojen, karaciğeri toksinden arındırıcı,bağışıklık sistemini güçlendirici, çocuk felcine karşı koruyucu. Kısacası her derdin dermanı olur kendisi. Aşağıdaki markaların ikisini de dönüşümlü kullanıyorum.

Gelelim Keçiboynuzu Özünün faydalarına;

🍇Nefes darlığında oldukça etkili; Guatr’dan, sigara’dan dolayı ve alerjik nefes darlığı çekenlerde inanılmaz faydalı. Keçiboynuzunun nefes darlığına karşı etkili olan etkin maddesi başka hiçbir şeyde bulunmamaktadır. Guatr'a iyi gelir

🍇İçeriğindeki E vitamini sayesinde; öksürüğe, gribe, kansızlığa ve kemik erimesine birebir.

🍇Yüksek mineral ve vitamin içeriğiyle diş ve dişeti üzerinde çok olumlu etkileri var.

🍇Akciğer kanserini %90 önleme özelliğine sahip

🍇Kolesterol ve tansiyonu düşürür.

🍇Balgam söktürür, göğsü yumuşatır, bronşları açar.

🍇Kalsiyum açısından sütün 3 katı zengindir.

🍇İkti*darsızlığa karşı son derece faydalı, spe*rm sayısını çok kısa sürede arttırıcı.

🍇Sinirleri gevşeterek stresi önler. Sinir sistemini düzenler.

🍇Beyin fonksiyonlarını düzenler 

🍇Kalbe faydalıdır, çarpıntıyı önler. Kalp damarlarının açılmasına yardımcı olur.

🍇Kanın zehirli maddelerini temizler.

🍇Radyasyon etkilerini absorbe eder.

🍇Mide bağırsak gazlarını atar, mide şişkinliğini giderir. Bağırsak kurdu, tenya, solucan gibi bağırsak parazitlerini temizler.

🍇A, B, B2, B3 ve D vitaminleriyle kalsiyum, sodyum, potasyum ve fosfor yönünden son derece zengin olup, çocukların vücut ve zeka gelişimine büyük katkı sağlar.

🍇Günlük Kullanım Miktarı yetişkinlerde 2-3 yemek kaşığı, çocuklarda 1 yemek kaşığı, bebeklerde ise 1-2 çay kaşığı olarak önerilmekte.

Biz Arda'ya sabahları kahvaltı'dan önce geçen yıl 1 tatlı kaşığı veriyorduk, bu yıl miktarı 1 yemek kaşığına çıkarttık...

NOT: Bilgi amaçlıdır. BEN UZMAN DEĞİLİM, ARAŞTIRAN, SORAN, SIRADAN BİR ANNE KİŞİSİYİM...DOLAYISIYLA ÇOCUKLARDA KULLANMADAN DOKTORUNUZA, UZMANINIZA DANIŞIN.

Bir de her seferinde soruluyor hemen yineleyeyim; ben otlarımı ve doğal tüm ürünlerimi Bitki Dünyası Hande Polat'tan alıyorum, çünkü ben bu hususta takıntılıyım ve herkese, her yere güvenmem...Nerden bileyim bitkilerin nasıl ve nerden toplandığını? Ne kadar taze ve güvenilir olduğunu? Hele toz ürünleri?? İşte o yüzden sizi de tabii ki Hande'ye yönlendiririm...Bitki Dünyası Acıbadem tel : 0216 545 39 41...Kargo yapıyorlar...

7 Ocak 2015 Çarşamba

Bir doğum hikayesi de benden...

Merhabalar,

Muhtemelen her açtığınızda Semizotlu Patates Salatasını görmekten her ikisinden de nefret eder oldunuz :))...Çok zaman oldu yazmayalı, ama o ara süreç'te güzel şeyler hem de çoook güzel şeyler oldu çok şükür...Nerden başlamalı bilmiyorum ama sanırım bir doğum hikayesi yazmak lazım :) Gerçi Instagram'da oldukça aktifiz, IG'si olanları bekleriz efendim, bi tık

Her şeyden önce yeni yılınız kutlu olsun... Seviklerinizle beraber çok mutlu, sağlıklı ve mucizelerin gerçekleştiği büyülü bir yıl geçirmenizi dilerim...2015 bittiğinde de öyle bir yıl yaşamış olun ki yeniden yaşamak isteyin, o derece mükemmel olsun...

Gelelim arada yaşanan güzelliklere;
 
Evet çok şükür onca kanamaya rağmen küçük bey geldi, kavuştuk ARDA'mıza:) Hem de aynen bir ara yayınladığım fotoğraftaki gibi maaşallah güler yüzlü, keyifli, huzurlu ama elbette ki damarlı bir çocuk...Olmasaydı şaşardım zaten :)))

Hemen o muhteşem doğum hikayesini anlatıp yepyeni ve sizlere de çok faydalı olacağına inandığım konularla devam edeceğiz...:)) Acaba Azra'nın hikayesiyle mi başlasam...Evet evet yeni annelere de kıyaslama ve yol gösterme açısından yardımcı olsun hem ;)

Azra'da 27 yaşında genç ve çıtır bir anneydim :))))))Şaka bir yana ilk defa anne olmuş herkes gibi tecrübesiz ve bir o kadar pinpiriktim... Ha bana göre halen tecrübesizim, bilmediğim çok şey var ama bi tık daha önde olabilirim ilk anneliğime göre :))



Azra
Azra'ya sancılarım 18.07.2004'te akşam 20:20'de başladı, iki öncesinde de zaten doğum lekesi (işareti) gelmişti...Tabii benim onların sancı olduğunu anlamam tam anlamıyla gece 03:00'te oldu...Başta gayet rahattım, hatta bir de diyordum ki amaaan  böyle sancı olacaksa hep doğurayım ben ahahahaha  :)))...Gece 3 olduğunda ise dayanamayıp doktorum Feriha Uygur 'u arayıp ağlayan bir tip "Böööğğğ ben doğuruyorum sanırım" ama tabii telefonun diğer ucundaki tecrübeli ses..."Doğurmuyorsun, daha başındasındır...Senin doğurman öğleden sonrayı bulur. Sakin ol, yakınsan git hastaneye bir kontrol ettir, sonra da sabah 09:00'da gel boşuna bekleme onca saat hastane'de" dedi... Tabii ki hemen hastane'ye gidildi, hakikaten de daha herşeyin başında olduğum anlaşıldı ve tıpış tıpış anneme gittik...Babam ise allah rahmet eylesin, elini yüzüne yaslamış ve bana acıyan gözlerle bakıyordu...bir yandan da sessizce bu kız nasıl doğuracak diyordu...09:00'da hastaneye gittik ve bir süre sonra doktorum geldi, ama ben dayanabilecek durumda değildim artık...Gece hiç uyumamışım, sancılar tavan artık ama Azracığımın gelmeye niyeti yok halen...Yalnız muhteşem bir kadroyla doğum yaptım, biri saçımı örüyor, diğeri yanağımı okşuyor bir diğeri benimle nefes alıp veriyor...Canımın içi doktorum ise zaten yanı başımda Allah'tan sonra en büyük güven...Ve fakat artık öğlen 12:00'de pilim bitmişti ve yine böğürerek ne yap et doğurt beni artık dayanamayacağım, acı çekmek istemiyorum daha fazla gücüm kalmadı diye çığırırken Feriha'nın gözleri açıldı ve sakın bana sezeryan istiyorum deme dedi...Hayır istemiyordum tabii ki ama başka bi yöntem olmalıydı...(Bu arada ben canı çoook kıymetli biriyim, acıya dayanıklılığımı az'dı hele ki o zamanlar...Beni normal doğum'a ikna eden kişidir Dr. Feriha Uygur) Vardı epidural normal doğum ama tabii o sancılarla onu yaptırmak riskliydi, fakat hesap edin artık ne hale geldiysem epiduralci doktora şunu dediğimi hatırlıyorum, hocam yapın riskleri vs umrumda değil yapın...Ve epidural hazırlandı, 14:25'te de Azra'yı kucağıma aldım...Tabii ki bu kadar kısa ve kolay olmadı, ama detaylar göz korkutabilir :)))) Bence bu kadarı yeter...Gece 20:20'de başlayan macera ertesi gün öğleden sonra 14:15'te mutlulukla bitti...Doğum esnasında elbette sıkıntı yaşadım ne de olsa ilk doğum ve doğumun her detayını okumuş olsanız dahi yine de yabancı olduğunuz bir durum...Neyle karşılaşacağınızı bilmediğinizden korkuyorsunuz...İnanın bunlar sadece ilk doğum için geçerli...Sonraki yada sonrakilerde bir tık daha rahat oluyorsunuz...Bu okurken öğrendiğiniz teorik bilgileri gerçekte karşı karşıya kaldığınızda yaşadığınız zorlukla aynı aslında mantık olarak:) Ama tabii onların stajı var, bunun yok :))) En azından kendi bedeninizde yok ;) Neyse doğum esnasında yok nefes alamadım, yok doğuramadım ahahahahah (nefes bölümü epidural'in bendeki etkisiymiş daha sonradan anladık, ama tabii enteresan olan herkeste böyle olmuyor) derken mucizeyi kucağıma verdiler...Azra'yı doğumdan sonra göğsüme ilk yatırdıklarında ağlıyordu fakat ten temasımızla bir anda sustu...Kafasını yukarı doğru çevirip bana baktı ve o an sustu..:O an başladı her şey, ilk mucizem işte burdaydı... (tabii o zamanlar öyle doğum fotoğrafçısıydı vs yok, yada varsa da ben bilmiyordum, dolayısıyla da çocuumun fotosu yok doğum'da, olanlar da dijital ortamda değil...:)



Azra
Gelelim Arda'ya:) Arda'nın hamileliği daha önceki şu yayında da anlattığım gibi bir süre sıkıntılı geçti ama sonrası yine aktif ve hızlıydı...Çook fazla rahat bir hamilelik geçirdim, bunda elbette artık tecrübelenmiş olmanın da rahatlığı vardı :)) 19 Mayıs gibi güzel ve anlamlı bir günde belirtiler başladı...Sancı falan değil, ama 1-2 güne doğuracağımı hissettim...20'sinde kontrole hafif sancılarla gittik ve akşam 17:00'de yatış yapılmıştı bile :) Yeni bir sayfa'ya az kalmıştı:) Eşimle beraber hastaneye girişimizi yaptık, işlemler tamamlanırken hasta bakıcı beni sıcacık gülümsemesiyle karşıladı ve doğumhane bölümüne aldı...Bu sefer ben de çoook rahattım ama yine de doktorumun da gelmesi beni daha çok rahatlattı...Neyse ki bu sefer zaten en başından direk epidural yapmaya karar vermiştik bile, tabii bir sürü çatırdayan ses geldi "ama uzun sürer yine doğumun, ama nefes alamazsın ama ama " derken ben zaten çoktan kararımı vermiştim drumla beraber...Hayır bu sefer ki doğum gayet rahat olacaktı allahın izniyle çünkü gerek ardımdan dua eden ve iyi niyetini gönderen bir sürü insan, gerek hamileliğimdeki rahatlığım ve pozitifliğim gerek bir sürü olumlu duyguyla oldukça huzurlu ve keyifli geçeceğini biliyordum :)) Velhasıl epidural uzmanımız epidurali taktı, bir yandan suni sancı bir yandan epidural ile her şekilde dengelediler durumu...En güzel yanı canım doktorum Feriham'ı kapıda görmem oldu tabii...Epidural beni tamamen uyuşturmadı (ki ilk doğumumda çok fazla uyuşmuştum doğumumun uzaması da bundan dolayıydı), ama ben herşeyde bir hayır olduğunu düşündüğümden hiç sıkıntı yapmadım...Mesela sağ taraf hiç uyuşmadı ama bence olması gereken de buydu ki bütün doğum aşamaları rahat geçsin ve aslına uygun ilerlesin...Çok ta eğlendim sancılar esnasında, hiç yalnız kalmadım zaten başta canımın içi ruh eşim kocam, bitanem, her şeyim, ilk göz ağrım kuzum Azra'm, sonra biricik annem, canım ablam ve güzel dostum kardeşim Eylem...Elbette teknoloji sayesinde yanımda olan, güzel dileklerini ve bana okudukları duaları bildiren, yasin okuyanlar iyi dileklerini gönderenler (yaşasın whatsapp, Messenger ahahahahha) ve bir şekilde hep yanımda olanlar...Canımsınız iyi ki varsınız ve hep olun tamam mı...:)) Eşim de doğuma girdi tabii,  aslında girmek istemiyordu, ama canım doktorumun "ne demek girmemek, daha bu kadın doğurmaz, gir ve bu duyguyu yaşa!"demesiyle bi gaza geldi girdi doğuma...Tabii Oziciğimin en büyük derdi benim acıma nasıl dayanacağıydı, oysa ki ben çok rahattım, elbette yine de korkuyorsunuz ama ilk seferdeki gibi değil...Bol bol yürüdük, bol bol ayetel kürsi okuduk, bol bol kahkaha attık, tabii ki epiduralin yan etkileri bende yine açığa çıktı...Mide bulantısı, az da olsa sanki nefessiz kalma, istifra...Ama bilgim dahilinde olduğundan önceki gibi tavan yapmadı korkular...Sadece doğumun daha da yaklaştığını anladım... Tabii bu arada ben, kocacığım, hemşire, ebe ve doktorumla halimizi görmeliydiniz...Tek doğum yapan bendim o gece hastanede :)) Elbette muhteşem bir duygu, teksiniz ahahahaha...Herkes bütün doğumhaneler benim seç beğen doğur...Zaten normal olmayan ben keyfim de yerinde olunca daha bir enerjik oluyorum :))))Velhasıl güle oynaya ve 4 nefeste doğurduk rabbime şükür...Aşkıma da nasıl bir rahatlık verdiysem bir baktım o tedirgin adam gitti yerine elinde fotoğraf makinesiyle doğumun her karesini çeken bir adam geldi ahahahahaha...Hala aklıma geldikçe gülüyorum...Doğum bile inanılmaz eğlenceli geçti, ee doktor muzur hasta zaten normal değil, ekip şahane gerisini siz düşünün...Neyse zaten o muzurluktan sonra ivit bir an önce kucağıma almalıyım deyip kuvvetli bir nefes ve rabbimin de yardımıyla bebeğimi kucağıma aldım...Ne muhteşem bir duygu, nasıl bir mucize...Rabbime şükürler olsun ve dileyen herkese nasip etsin inşallah...Tabii ki en hayırlı şekilde...


Arda - Dr. Feriha Uygur
Annelere tavsiyem; hamileliğiniz boyunca her ne olursa olsun mümkün olduğunca pozitif, eğlenceli ve huzurlu olmaya çalışın...Çünkü bebeğiniz her türlü bundan etkileniyor ve doğduktan sonra da hamileliğiniz boyunca pozitifliğinizin yansıması bebeğinizde görülüyor...Unutmayalım ki hepimizin hayatında sıkıntılar, üzüntüler, mutsuzluklar, hayal kırıklıkları vs... olabiliyor dönem dönem...Ama bizler bütün bunların bir sebebi olduğunu bilir  ve hepsinin bizim aslında daha da donanımlı hale gelmemiz açısından allah tarafından bir hediye olduğunu kabul edersek, her açıdan çok daha huzurlu çok daha doyumlu ve mutlu bir insan oluruz...



Kardeşle ilk karşılaşma


HAYAT
Arda şu anda 7. ayını doldurdu ve oldukça keyifli bir minik adam, çok şükür...Hamilelik ve doğum ne kadar rahat olduysa çok şükür, lohusalığım da o kadar rahat geçti...


Bütün hamileliğimi aktarım canım dostum Hande Polat ve Drum Feriha Uygur ile yürüttüm...Dalgalanmalarımda ve bilimum sıkıntılarda canımın içi Hande'm bitkileri ve dostluğuyla yetişti...Hamileliğim boyunca folik asit desteğinin devamı için her gün Isırgan Otu Çayı içtim (
Isırgan otu çayı vitaminler, kalsiyum, demir, folik asit, potasyum, magnezyum, karotin ve çinko açısından son derece zengindir). Bunun dışında soğuk algınlığında zencefil - bal - limon üçlüsünü kullandım...Ruhsal dalgalanmalara ve olası lohusa duygu durum bozukluklarına karşı tedbiren Omega3 kullandım...Elbette bunların hiçbirini kafama göre kullanmadım, her zaman Hande'nin yönlendirmeleriyle hareket ettim drumdan da izin aldım...Yine söylüyorum lütfen ben dahil herkesin söylediği şeyleri hemen kullanmayın, doktorunuza danışın... Bu arada bol bol alkali su içmeye devam ettim ayrıca da doğuma yakın Handeciğim doğumun rahat olması için bol bol hurma yedirdi bana...Hurma'nın doğumu kolaylaştırıcı ayrıca da süt yaptırıcı etkisi var...

Hande Polat
Gelelim süt olayına...Azra'da sütüm olmamıştı, cahiliye dönemindeydik :))), çok çırpınmamıştım...Çünkü annemin de sütü olmamış dolayısıyla bizde genetik demek ki diye düşünmüştüm...Arda'da ise çok su içtim, ısırgan otuna zaten devam ettik...ilk hafta bir gece -klasik herkeste olan - süt dolması neticesinde göğsümde bir yanma, s.ertlik, ağrı ile rahatsızlandım ve hemen doğum yaptığım hastaneye başvurdum telefonla, kendileri  bu konuyla ilgili bir bölümü olmadığını söylediler ve biz şok...Başladık sonra hastane hastane gezmeye..Özeli devleti ama bir allahın kulu da bunun çözümünün aslında ne kadar kolay olduğunu söyleyemedi, hem de sağlık sektöründen danıştığımız hiç kimse...Yazık...Ağlayarak eve geldim, hele ilk defa bu tür bir durumda devlet hastanesine gitmeyi kabul eden ben (ha burda hemen belirteyim asla hava vs değil gitmeme sebebim, bilakis olacaksam da paramla rezil olurum deyip özel sağlığımı kullanabildiğim her yerde kullanıyorum, devlet te insanlara edinilen muameleyi gördükçe çıldırıyorum...Bu arada sözüm gerçekten insanlar için çalışan, idealist, mükemmel doktorlara ve sağlık mensuplarına değil...Tam tersi geldiği ve gideceği yeri bilmeyenlere!!!HANGİ ALANDA OLURSA OLSUN!) Velhasıl nerde kaldık devlete gitmeyi kabul ettim ve bir devlet hastanesinin acilin'e gittim...Ondan önce Zeynep Kamile de gittim onlar yine ilgilendiler en azından yönlendirdiler, dinlediler...Ordan devlet hastanesine gittik ve gerçekten inanılacak gibi değil...Önce giriş yapıyorsunuz, zaten orası allahlık, gelen hastalar perişan, ciddi rahatsız olmasa insanlar manyaklar mı gecenin bir yarısı evlerinden çıkıp hastaneye gelsinler!!! Neyse bir lakayıtlık, bir ilgisizlik, bekliyorsunuz banko'da zaten o tabloyu görmek beni ölesiye çıldırttı, zaten doğum sonrası hormonlar tavan, bir de böyle bir durumu görünce hepten çıldırdım...Neyse gittik muayene bölümüne, bir bakayım ki herkes doluşmuş bir oda'ya ve kurbanlık koyun gibi insanlar bekliyorlar...Görseniz ağlarsınız...Ayakta duracak halleri yok insanların, dr zaten yok ortalıkta! ve zaten çıldırmış olan ben tam bekleme odasından çıkarken drun salına salına elinde kahvesiyle geldiğini görünce hepten çıldırdım! Ve söylene söylene e hormonların da etkisiyle ağlayarak terkettim hastaneyi...Ve koskoca Istanbul'da bana yardımcı olabilecek ne bir özel hastane ne de devlet hastanesi bulamadım! Gerçekten yazık...Ertesi gün tekrar aradım doğum yaptığım özel hastaneyi bu sefer başka biri çıktı ve aaa olur mu neden geceden gelmediniz burda her tür imkanımız var demesin mi... Nasıl sinirlendim, dedim dalga mı geçiyorsunuz, gece aradık öyle şimdi böyle! Neyse gittik hastaneye, sağma makinesi verdiler (!) eşimle beraber oturduk sağdık ahahahahah.. Ayrı bir komedi zaten orası da sizi öyle bırakıyorlar :))))).Sonra da şikayette bulunduk...Uzun lafın kısası bir ülkenin can damarı eğitim sistemidir...İnsanlara iyi eğitim verilmediği müddetçe isterse en iyi mesleğin en üst makamına gelsin nezdimde hiç değeri yoktur ve bu tür insanların hiçbirine de hakkımı helal etmiyorum...Etmem!Bu tarafta olmasa da öteki tarafta iki elim yakalarında...Ahlaki, vicdani eğitim ve gelişim ise her şeyin üstünde geliyor...Tabii işini sevmek te çok önemli, çünkü işini seven sorumluluğunu bilir ve ona göre hareket eder...

Bir sonra ki gün güzellik merkezi sahibi bir arkadaşım aradı hatır sormak için ve içinde bulunduğum durumu anlatınca, sağolsun işini gücünü bıraktı sağma makinesini kaptığı gibi geldi bana...Çünkü hastane sonrasında da sıkıntılar devam ediyordu...Kızcağız geldi, bir leğene oldukça sıcak su doldurttu havlularla bir yandan sıcak kompres yaptı diğer yandan da masaj...1 saatten fazla uğraştı ve ancak bu uğraşının sonunda ilk ağız sütümüz geldi...:) Asla hakkını ödeyemem...Yaşamayan anlamaz denir ya, kendisi de yaşadığı için bana hızır gibi yetişti...Hemen akabinde süt sağma makinesi de kiraladık ve devam ettik işlemlerimize...Ha sanmayın ki foşur foşur sütüm geldi, alakası yok...Çok aşırı bir sütüm olmadı, olamadı...Ne kürler denendi, incir kürü, beyaz dut kürü, bol bol su, macunlar ııh...Az'dı sütüm...



Dr. Kudret Kulak - İlk Muayene
Sonra Bebek Doktorumuz Dr. Kudret Kulak'a gittik Arda'nın hastane sonrası ilk kontrolüne, zaten ondan başkasına da güvenemezdim, hele doğum yaptığım hastane mi asla!Rabbim düşürmesin bir daha!(He ama bu arada rahatsızlandığımın ertesi günü gittiğimde sağma öncesi USG çektiler ve cerrahlarına kontrol oldum, hem USG çeken dr hem de cerrahları müthiş ilgiliydi...Cerrah olan doktorun 6 aylık bebeği vardı bu sıkıntıları gayet iyi biliyordu ve inanılmaz ilgilendi, USG çeken de kendi yaşamış bu sıkıntıyı zamanında bana da oldukça yardımcı oldu...Geri kalana ise söyleyecek söz yok...

Kudret bey ilk muayenesinde Arda'nın dil bağının önde olduğunu ve bunun konuşma sorunlarına yol açabileceğini söyledi, ama rahat olmamı kendiliğinden de geçebileceğini ve 6. Ay'a kadar beklememizi söyledi...6. ayın sonunda da bizi yönlendirdiği KBB Profesör'ü sevgili Prof. Dr.Hüseyin Seven'e gittik ve 1 hafta sonra müdahalemiz gerçekleşti...Toplam'da 10 dakikalık bir müdahale ama oğlumu ameliyathane'ye teslim etmek onsuz odaya dönmek bana asır gibi geldi...Çok şükür o da bitti ve sonrası hiç sıkıntılı olmadı...Aynı gün biraz sersem gibiydi o kadar, ki uyutulmadı, öyle olsaydı zaten imkansız olurdu herhalde karar vermem...Sadece odaya getirdiklerinde sessizce ağlıyordu kuzum, beni görünce de rahatladı ve ben de tabii, ama aile boyu başladık ağlamaya :))) Halimiz görülmeye değerdi...:)) Kuzumu da o gün okula gönderemedim, kardeşimi bu durumda yalnız bırakamam anne, kendini benim yerime koy deyince hak verdim ve maaile gittik:) Müdahalenin  fazla detaylarını sormadım bile yoksa her şeyden vazgeçebilirdim...Doktoruma çok güvendim ve boşa çıkmadı çok şükür güvenim...:)Aşağıdaki foto'da uyuyor kuzum, baygın falan değil yani...


Prof. Dr Hüseyin Seven
Devam edelim...Ve bütün kontrollerimiz yapıldı sıra bana geldi, bana da sütümün Arda'ya yeterli gelmesi için ilaç verdi kullandım ama ııh hemen akabinde de abim'i kaybedince az olan süt hepten gitti...Ama bir süre sonra yine ilaç kullandık, yine olmadı...Velhasıl yapılabilecek her şeyi yaptık ama olmadı... Yine de Azra'dan daha çok emzirebildim...Ve sonrasında SMA ile devam ettik beslemeye kuzumu...Şimdilerde yaklaşık 2 aydır blw (baby led weaning = bebeğin kendi kendine beslenmesi) ile meşgulüz...Bir sonra ki post baby led weaning ile devam edecek:)

Sevgi ve ışıkla kalın...
Züzü

21 Ocak 2014 Salı

Gecikmiş bir yazı ve teşekkür...:) Hamilelere mini tüyolar ;)

Bugün ki yazı bir hamilelik hikayesi, uzun uzun yaşananları, doktorumu, Handem'i, kısacası bloğuma yazmadığım süreçte neler yaşadığımı paylaşma yazısı bu...Yemek tarifi yok, doğal reçeteler var :)) Şimdiden uzun yazımı okuyacaklara allah kolaylık versin ;)

Netten alıntıdır
Muhteşem bir gün dileyerek uzun zamandır ara vermiş olduğum bloğuma yazmaya başlıyorum... Bu sefer ki tembellik vs değil, bu sefer ki ara vermemin sebebi minik bir mucize, bedenime misafir olan bir minnak:))
9 yaşındaki kuzumun yıllardır süren kardeş isteme ısrarları ve hatta son darbeyi vuran; "Yapamayacaksanız bari evlatlık alın da bir kardeşim olsun" sözü üzerine, rabbimin de vermesiyle bir de baktık ki 2. mucizem yerleşmiş bile bedenime :))
Çok enteresan olan ise kızım'da acemiydim sanırım ama 2. hamileliğimde daha ilk haftadan anladım hamile olduğumu ama yine de kesinleşmeden sevinç nidaları atmadım :)) 3. haftanın sonunda ise ortaya çıkan yoğun mide bulantıları ile önce evde test yaptım, görüntüyü canım doktorumun asistanına yolladım ki gelen cevap "Yuppiiii bildiğin gebesin oldu" :)) "Aaa hamile miyim?" Valla hamilesin sözleriyle hemen hastaneye gidip tahlil yaptırdım 2. ok'de alındıktan 2 hafta sonra kızım, kocam ve ben doktorcuğumda aldık soluğu...Ve kesecik ile tanıştık :)

Kuzum'da hamile olduğumu 8 - 9 haftalıkken öğrenmiştim, ama oğlum'da 3. hafta'da öğrendik bile...Ve gerçekten doğruymuş o kadar farklı ki hamilelik süreçleri inanılmaz. 1. hamileliğim'de sadece 3 defa midem bulandı (kum döküyormuşum) ve ben her gün koşturmacadaydım. Bu hamileliğimde ise 9. haftaya kadar mide bulantısı ve halsizlikten öldüm...Her akşam işten eve geldiğimde önce 1 saat yatıyordum...Tam 9. haftamızı tamamladığımız esnada lekelenmelerim başladı, lekelenmelerden 2 gün sonra da ben ertesi gün gerçekleşecek şirket açılışı için hazırlıklarımı yaparken gece 12'de yoğun kanama nedeniyle hastaneye kaldırıldım...İşte o gece çok korktum hatta öyle çok oldu ki kanamam eşime bebek düştü diye ağlayarak seslendiğimi hatırlıyorum, tek isteğim bir an önce doktorumun yanında olmaktı...Canım doktorum beni hastanede bekliyordu...Her zaman ki soğukkanlı, sakin hali ve sıcacık gülümsemesiyle... Ben ise karmakarışık duygular içerisindeydim... USG'ye bağlanana kadar o kadar kasmışım ki kendimi, doktorumdan başka kimseyi istemedim yanımda ve işte ordaydı miniğim...Kalp atışlarını da duyunca tabii direk saldık kendimizi, salya sümük hüngür hüngür...:))

Üstüne de bir iğne vurulduk ve o geceyi 5 doğumu (normal doğumcudur da kendisi) aynı geceye denk gelen canım doktorum ile beraber hastanede geçirdik...:)  Bir doğuma bir bana koştu doktorum...Hayatımda tanıdığım en mükemmel insanların başında yer alır kendisi..Bilgisine, ilgisine ve yaklaşımına hayran olduğum muhteşem bir insan...Hani deriz ya annemiz için "sırtımda Kâbe'ye taşıyıp geri getirsem hakkını ödeyemem diye" işte doktorum için de hep aynısını derim...Asla ve asla hakkını ödeyemeyeceğim birkaç insandan biridir...Bütün hastalarıyla tek tek ilgilenir, kendinizi onun ellerinde dünyanın özel insanı hissedersiniz...Hele o motivasyonu yok mu? Benim gibi acıya dayanıksız birine bile normal doğum yaptırttıysa zaten daha da fazla üstüne konuşmaya gerek yok... Ha tabii bu kadar söz ettikten sonra doktorum mu kim? Op.Dr. Feriha Uygur...

Bu arada 10 yıl önce ilk doğumumu da kendisi yaptırdı, her zaman sakin, olumlu ve sınırsız bilgi/tecrübe birikimiyle yanımda oldu...Ve benim gibi korkak birine doğal doğum yaptırdı ya :))

Beni bilen bilir, dost, arkadaş, doktor, avukat, taxici, kuaför her ne meslekten olursa olsun her şeyden önce insan olsun isterim...İçten ve dürüst olsun, doğal olsun, açık olsun, karşısındakine mesleğinden önce insan olarak yaklaşsın ve görevini öyle ifa etsin...Menfaatiyle hareket eden insanlardan nefret ederim, sırf menfaati için başkalarına güler yüzlü davranan sahte yüzlerden hiç hoşlanmam... Nerden nereye geldik, kısaca Feriha Hanım gittiğinizde asla pişman olmayacağınız işine aşık, sizi detaylarıyla bilgilendiren, her daim yanınızda muhteşem ötesi bir insan...Olur da Anadolu yakasında doktor arayışınız varsa hiç düşünmeden gideceğiniz ilk adres diyebilirim...

Geçen gün yine bir arkadaşıma önerdim, kendi doktoruyla maalesef 2. doğumunda ciddi sıkıntılar yaşamış, doğumu büyük problemlerle geçmiş ve hatta yanlış teşhis koyulmuş olan bu arkadaşım 2-3 hafta önce beni aradı ve doktorumdan çok memnun olduğumu bildiğini, ona gitmek istediğini söyledi...Sonrasında geçen Cuma gelen telefon ise şu şekildeydi; "Zümrüt ben bugüne kadar nasıl büyük bir hata yapmışım, başka doktora gitmekle...Bir de profesör olacak...Keşke başından beri Feriha Hanım'a gitseydim...Aradan girmem rağmen bana her şeyi tüm detaylarıyla anlattı ve konulan yanlış teşhisi de ortaya çıkarttı...Bayıldım, çoook teşekkür ederim, allah razı olsun senden de ondan da...Başından beri Feriha Hanım'a gelseydim büyük olasılıkla iki evladımı da normal doğumla dünyaya getirecektim, perdeli rahim demişti bir önceki profesör ama göstererek rahmimin perdeli olmadığını şu anki sıkıntı için bir işlem gerekmediğini, bir hafta içinde kendisini belli edeceğini ve her şeyin normale döneceğini söyledi...İnanamadım, bir insan bu kadar mı içten ve rahatlatıcı olur...Haftalardır ne eziyetler çektim, ne kadar moralim bozuktu...Bundan sonra benim doktorum Feriha Hanım, sonsuza dek...Ve sen de onu sakın bırakma...":) Hiç bırakır mıyım...Rabbim ona da ve işini layığıyla yerine getiren, iyi niyetli, güzel yürekli, pırlanta gibi insanlara zeval vermesin inşallah...Kötülere, her şeyi önce insan değil de menfaat üzerine kurulu kişilere de hidayet versin inşallah!

Bütün yazılanlara ister reklam deyin ister başka bir şey benim için önemli olan BANA İYİ GELEN, FAYDASI DOKUNAN HERŞEYİ, HER DURUM VE KİŞİYİ BAŞKALARINA ANLATMAK BAŞKALARIYLA PAYLAŞMAK...Başkaları da faydalanabilsin diye...Bu bağlamda da yazımı farklı değerlendirenlerin ne düşündüğü çok önemli değil...Neticede sözü geçen kişiler zaten bilinen, tanınan, yeri sağlam kişiler reklama hiiiç ihtiyaçları yok, ama sıkıntıda ve arayışta olan arkadaşlarıma belki faydam dokunabilir...Birbirimizle güzellikleri paylaşır hepimizin bu güzelliklerden iyiliklerden faydalanmasını sağlarsak, sırf kendimize saklamazsak, inanın dünya ve hayat daha yaşanası daha keyifli bir hal alır...Sevgi, anlayış ve iyiliklerle her şey çok daha güzel olur olacak ta...;) Evet konumuza devam...

Hastane macerasının ardından önce 1 hafta yatış verildi... Bu arada şunu belirtmeden geçemeyeceğim...Evet önce çok korktum...Ama sonrasında eğer bu bebek bize hayırlıysa sağlıklıysa rabbim muhakkak nasip edecek dedim kendi kendime ve inanılmaz rahatladım...1 hafta yattık önce, ardından kesilmeyince lekelenmeler devam ettik yatışa...Tabii bu arada bebekler gibi bakıldım, öncelikle canım annem, canım kızım ve canım kocacığım sayesinde kalkmam yasaktı zaten...Hele minik kuzum yok mu, gak desem geldi guk desem koştu :)) Yanılmıyorsam 3. haftanın sonunda kalkmamama, hiçbir iş yapmamama rağmen öyle bir kanamam oldu ki gözlerime inanamadım...1. komplikasyon hiçbir şey değildi bu kanamanın yanında...Hemen drumun yanında aldık soluğu tabii, ilk kanama kesenin altında ve mesafeliyken keseye bu sefer ki kesenin hemen üstünde ve kocamandı...3 gün boyunca oluk oluk kanamam devam etti ve çok şükür akabinde bitti her şey... 1,5 aydır da çok şükür ayaktayım:)

Tabii bu arada Progestan ile ahbap olduk, Progestansız bir hayat düşünemez oldum :))
Bu Progestan'ın rahim içi kasılmalarını rahatlatıcı bir özelliği var ama bununla bitmiyor; bi güzelleştiriyor sizi, bir uyku, bir halsizlik ve hatta benim ağzım burnum birbirine dolanıyordu ilk başlarda...Ama bu aşağı yukarı 1 hafta 10 gün kadar sürdü...Akabinde etkisi geçti, geriye kalan muhteşem gaz sancıları oldu :(... Tabii Progestanla beraber yoğun kan kaybından dolayı demir ilaçlarına da başladık ve akabinde de Omega3'e başladık. Biliyorsunuz ki Omega3 kullanımında önemli olan EPA ve DHA değerlerinin yüksek olması. Ben Omega3 lerimi Handeciğim'den alıyorum. Bunun dışında tüm baharat, bitki ve bitkisel ürünlerimi de yine Hande Polat'tan temin ediyorum.

Hande sadece bir aktar değil, o da benim pırlantalarımdan biri...O da aynen Feriha doktorum gibi  işine saygılı harika bir insan...Para daha sonra gelir...Önce size faydalı olsun düşüncesindedir... Kanamam sırasında beni arayıp, sakın çay kahve içme, maydanoz yeme vb bütün bilgilerini paylaşarak beni rahatlatan... Asla siz istemedikçe size bir şey önermeyen, ayrıca ürünlerini benden al demeyen, bilgilerini sınırsızca herkesle karşılık beklemeksizin paylaşan...Ay başka yerden alır korkusu yaşamayan yine muhteşem bir insan...

Neden mi bu kadar detaylı yazdım, daha da detayları var ama bu kadarı kâfi ;) Sebebine gelince her kanama düşükle noktalanacak diye bir kaide yok... Benim kanamam 5. haftamda başladı ve 5 hafta sürdü...O süreçte o derece kanamam oldu ki hiç kilo almadım, çoğunluk bebeğimin düşeceğini sandı ama kendisi annesi gibi hayat dolu çıktı ve sıkı sıkı tutundu hayata :) Ne kadar şükretsem az yaradana...

Diyeceğim o ki, her daim olumlu düşünüp, ama mutlaka yapmanız gerekeni yapıp, almanız gereken tedbirleri alıp gerisini yaradana bıraktığınızda o mutlaka hayra yönlendiriyor her şeyi...Ben özellikle son yıllarda yaşadığım her şeyde bunu gördüm...Ve bu tevekkülle hayatımdaki bütün olumsuzlukları bertaraf etmeyi başardım çok şükür... Ama şurada altını çizmekte yarar görüyorum, tevekkül demek on dönüm bostan yan gel Osman deyip yatıp, hiçbir çaba göstermeden kader deyip allah'a bırakmak değil her şeyi...ASLA değil, bilakis elinizden gelenleri yapıp, gerisini Allah'a bırakmak...Bu bilinci kazanmamda sabırla bana yardımcı olan, beni eğiten de denebilir, güzel yürekli insan, benim canım abim, babam, Cemil abim...Ayrıca yine bu konuda da yatışım esnasında tanıştığım ve sular seller gibi okuyup başucu kitabı yaptığım Uğur Koşar'ın "Allah de ötesini bırak" kitabını konuya ilgi duyanlara şiddetle tavsiye etmek isterim...

Bu yoğun süreçte bana prensesler gibi bakan, elimi sıcak sudan soğuk suya sokmayan başta canım annem, hayatımın eşsiz anlamı her şeyim biricik kızım, bitanem aşkım ruh eşim kocacığım, her gün gelen canım ablam, yeğenlerim, her gün arayan dostlarım, arkadaşlarım ve çok sevdiklerim...Azra bile şaşırdı; "Anne ne çok sevenin varmış" diye, çok şükür çok güzel insanlar, dostlar, pırlantalar biriktirmişim :)...Elbette canım doktorum Op. Dr. Feriha Uygur'a, asistanı ve tüm çalışanlarına her aşamada verdikleri motivasyon, yanımda oldukları, gece bile doktorum mesaj atıp halimi hatırımı sorduğu için, canım aktarım, ama her şeyden önce dostum, kardeşim sevgili Hande Polat'a verdiği bitkisel destekler ve ilgisi için...Aradığımda kendi gelemese bile mutlaka bana araç yönlendiren ve gelen kişiyi aman ağır git, tümseklere dikkat, sakın sarsma diyerek tembihleyen Taxici arkadaşıma...Şehir dışında yaşayıp Istanbul'a adım atar atmaz soluğu bende alan Tuti'me, sürekli arayan Mehtap'ıma, Semra'ma, Şükran'ıma, canım iş arkadaşlarıma, whatsappla günde birkaç kere yoklayıp tavan yaptıran sözleriyle beni çok mutlu eden Simoşum, taaa Katar'dan sürekli arayan, mail atan Ümmiciğime, Almanyalardan arayan Tülischime, hastane işlerimi halletmek için seferber olan canım kardeşim Umutcuğuma ... Ve daha adını sayamadığım tüm pırlantalarıma, doatlarıma...Kısacası 5 hafta boyunca her daim gerek telefonla, gerek bizzat gelerek yanımda olan tüm dostlarıma tüm kalbimle çok çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız, iyi ki yanımdasınız, iyi ki yolumuz bir şekilde bir yerlerde kesişmiş te biraraya gelmişiz...(Elif, Sevgül, Ahmet, Deroş,Mıstık ve daha niceleri)... Not: adını yazamadıklarım sakın ha küsmesin kızmasın hepiniz cansınız can...

Unutmadan kanamam esnasında benim de dikkat ettiğim hususları sıralayayım hemen, belki sizlere de faydam olur...

Elbette en önemlisi OLUMLU DÜŞÜNÜN ve İŞLEYİŞE GÜVENİN...Sizi rahatlatacak her ne varsa yapın, ister bol bol dua edin, ister meditasyon yapın, her ne olursa olsun kendinizi iyi hissettirecek şeyler yapmaya çalışın...Her şeyin en kötüsünü düşünmek için harcadığımız enerjiyi tedbirlerimizi aldıktan sonra olumlu güzellikleri düşünmek için harcayalım...

Sanmayın ki bu süreçte hep pozitif hep huzurlu hep rahattım, daima up'tım...Iıhh böyle bir şey mümkün olmuyor maalesef ama düştüğümü gördüğüm anda mümkün olduğunca motive etmeye çalıştım kendimi...

Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, migren ağrılarım da çok oldu bu süreçte; tüm hamilelere tavsiyem eğer migren ağrınız var ise; Antik Mineral Magnezyum Yağı (Bütün ağrılara çok iyi geliyor) ve Çin yağı şiddetle önerilir...Ben sayelerinde kolaylıkla ilaçsız atlatıyorum... Tabii ki sırf migrene iyi gelmiyor bu magnezyum yağı, bel, kas, karın ağrılarına, boyun tutulmalarına kısacası her tür ağrıya mükemmel sonuç veriyor...

Elbette Hande'den almak zorunda değilsiniz ürünlerinizi, ben ordan alıyorum çünkü güveniyorum... Siz güvendiğiniz kendi aktarınızdan alabilirsiniz...Yoksa da böyle bir aktarınız, kargoyla Hande her yere gönderiyor...;)
 
 
 
Bu arada kanamalı hamilelere benden öneri çay ve kahve kesinlikle içmeyin, hiç olmazsa kanamanız olduğu esnada, çünkü doktorumun ve Handemin dediğine göre her ikisi de tutunmayı engelliyormuş...Duş sürenizi kısa tutun, ayakta ve ılık duş alın...

Ve progestanın hediye ettiği gazdan kurtulmak için Handem'in önerisiyle aşağıdaki çay'ı içtim ben doktorumun da onayını alarak;
1 çay kaşığı rezene, 1 çay kaşığı tane kimyon, 1 tutam papatyaya kaynar su ekleyip 7 dak beklettim ve afiyetle içtim...İnanılmaz iyi geldi, halen de içiyorum...AMA DEDİĞİM GİBİ HER NE YAPARSANIZ YAPIN DOKTORUNUZUN ONAYINI ALIN!!!

Nezleye karşı korunmak için ise ben Handemin önerisi ve doktorumun onayıyla her gün 1 silme tatlı kaşığı toz zencefil, 1 tatlı kaşığı hakiki bal, 1/2 limonun suyunu sıkarak karıştırıyorum. Üzerine de sıcak su döküp günde 1 kere içiyorum...

Ayrıca bebeğimiz büyüdükçe göbüşümüz de büyüyor ya hani, çatlaklardan korunmak için yine Handemin önerisiyle; Kakao yağı, fındık yağı ve badem yağını karıştırdık her gün 1 kere karnımıza sürüyoruz :) Böylece çatlak ve kaşıntılara karşı korunmuş oluyoruz...

Ama her şeyden önce ne yapıyoruz doktorumuza danışıyoruz, soruyoruz, ne kullanacaksak öyle kullanıyoruz... :)

Maydanoz yemeyin, adaçayı içmeyin...Bitkisel takviyelerin hepsi hamilelere faydalı olmayabiliyor, bu nedenle iyice araştırın, konunun uzmanlarına sorun ona göre tüketin tüketecekseniz...

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, buradan hamileliğinde sıkıntı olan hamilelere, tüm hastalara şifa diliyorum...Kimin her ne sıkıntısı var ise rabbim tez zamanda gidersin...

Bu arada artık 22 haftalığız...:)

Aaa tabii ki minik kuşumu da sizinle tanıştırayım; işte oğlum...Lütfeen maaşallahınızı eksik etmeyin :)  Kanama bitiminde çekilen bu foto'da : "Haftalardır tutunmaya çalışmaktan yoruldum...Şimdi ense vakti...Sağ elimi böyle kafamın altına koyup, yan gelip yatma vakti...İşinize gelirse..." diyor oğlum :))


Bu da geçen haftaki pozumuz ;) Yine elimiz ensemizde ve ekrana dönüp bir güldü ki hepimiz koptuk :)) Maaşallah süphanallah...Rabbim her isteyene nasip etsin, hayırlı evlat olsunlar inşallah...


Hepinize muhteşem güzelliklerle dolu bir hafta sonu diliyorum...

Sevgi, mutluluk ve ışıkla kalın...
Züzü

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Anti aging kremi de ne benim Baobab'ım ve Keçi Sütü Sabunum var :))

Evet artık beni birebir tanıyan tanımayan herkes biliyor evimin ve iş yerimdeki odanın her yanının bitkilerle dolu olduğunu, allah korusun tüm hastalıklara öncelikle bitkisel çözüm aramaktan yanayım, hatta çoğu zaman bitkisel ve tıbbi destekli giştmek bana daha güvenilir geliyor...Evet ben bu konuda hassas biriyim...

Genelde çevrem bildiği için ne denli bitkici ve araştırmacı olduğumu ayrıca da denemeden asla herhangi birşeyi tavsiye etmeyeceğimi, en ufak bir sıkıntı'da bana sorarlar..:) Eğer ben de kullandıysam, o hususta bilgiliysem ve de herkesin kullanabileceği birşeyse öneririm değilse benim bi canım aktarım var, hemen ona sorarım:)) Kim mi, aktarlar kraliçesi canım Handem (Hande Polat) o benim, kendi deyimiyle bildiğin aktar... Sevgili Dinçer sayesinde tanıştık kendisiyle ve tanışma o tanışma doğallığı, açıklığı ve yardımseverliğiyle o bitanedir, candır can...Biliyorsunuz bitkilerin yetiştiği yerlerden toplanma zamanına ve türüne kadar herşey çok hassas ve özenli olmak zorunda...O yüzden bizler hep deriz ki güvenilir, güvendiğiniz aktardan alın bitkilerinizi ve mutlaka söylenildiği şekilde kullanın, abartmadan ve azaltmadan...Çünkü elbette herşeyin azı karar çoğu zarar..Hande benim bu hususta güvendiğim aktarların başında gelir, şubeleriyle her daim hizmetinizdedir, gidemiyorsanız bile web sitesinden sipariş verebilirsiniz...Ben genelde bu şekilde yapıyorum...

Gelelim sayesinde tanıştığım, kullandığım mucize ürünlere...En başta Baobab Yağı, bayılıyorum bu ürüne ve çevreniz anında farkediyor cildinizdeki değişiklikleri...Hande'nin Baobablarını da sanırım biz tükettik :))) Valla Baobab yağının hangi faydalarını anlatmalı ki, nerden başlamalı, zaten sayfalar yetmez de...Ben özellikle biz hanımların sıkıntısı stresi için müjdeyi vereyim, ben artık hiçbir antiaging kremine deliler gibi para dökmüyorum, Baobab yağımı alıyorum 1-2 damla geceleri yatmadan yüzüme güzelce yediriyorum ve yatıyorum...Baobab asla yağlandırmıyor cildinizi, ama cildiniz pırıl pırıl sağlıkla parlıyor, kırışıklıklarınızı gideriyor, özellikle boyun dekolte ve yüzünüze güzelce sürüp yatın 1 haftayı geçmeden cildinizdeki değişimi farkedeceksiniz...Ben de farketti ve aldırdığım herkes te çok memnun...Bu çok değerli ve doğal yağı mutlaka alın, antiaginglerden elde edemediğiniz sonucu Baobab yağıyla elde edeceğinize eminim, ama elbette düzenli kullanmak şart...Baobab sağlıklı bir cilt için gerekli olan A,C,D ve E vitaminlerini barındırır, ayrıca amino asitler, beta karoten içerir. Bu yağ cildi nemlendirir, elastikiyet kazandırıp cilt hücrelerimizi de yeniliyor...Kısacası mükemmel bir ürün...O kadar çok kullanım alanı var ki Baobab'ın, mutlaka kendiniz de araştırın, hatta Handeciğime gidip hem alın hem de öğrenin başka nasıl kullanabileceğinizi, yada Twitter'dan (@hande_polat) da takip edebilirsiniz kendisini...Bir sürü faydalı bilgi paylaşıyor:)) Ha bir de saçlarınıza kullanabilirsiniz, saç kreminize 6-7 damla ekleyip saçınıza uygulayın, saçınızı onarır ve parlatır, esneklik ve nemlilik kazandırır...Şimdi baktım da siteye Baobab Yağında kampanya varmış, hemen alıp stoklayayım :)))

Fotoğraf internetten alıntıdır.
Bir de keçi sütü sabunumuz var ki bayılıyorum ona, cilt bakımı ve güzelliği için eşsiz bir nimet... bütün cilt temizleme ürünlerimi attım inanın, sadece keçi sütü sabunumla yıkıyorum yüzümü, buyrun faydalarına;
  • Ph'ı cildimizle uyumlu olup, cildimizi bakterilere karşı korur.
  • Zarar görmüş cilt yapısını onarır.
  • Sivilceli, egzamalı ciltlere çok faydalıdır
  • Yüzünüzü de vücudunuzu da pırıl pırıl parlatır:)
  • Cildi deri döküntüsü ve ölü hücrelerden arındırır...
Diğer tüm faydaları için bi tık tık . Biz artık ailece keçi sütü sabunu kullanıyoruz, eşim dahil. Tabii ki hepimizin sabunu ayrı, ama ille de keçi sütü sabunu :)) Kullanımı: elinizi ıslatıp, sabunu köpürtün ve cildinize sürerek 1-2 dak bekletip durulayın...

Aslında başta niyetim Baobab Yağı ve Keçi Sütü Sabununu anlatmak değildi, yaz gelmişken piknikler çok olur, kene ve bilimum böceklere karşı korunmak için yine kullandığım bir ürünü paylaşacaktım ki konu nerden nereye geldi...Artık o da başka bir yazı'ya kalsın...

Pırıl pırıl parlayan, sağlıklı bir ciltle ayrıca sevgi ve huzurla kalın:))
Koskocaman sevgilerimle,
Zuzu